15.12.2013

Arıcılıkta Temizlik, Sağlıklı Temizlik, Dezenfeksiyon, Sterilizasyon Hakkında Birkaç Söz


Temizlik, arıcılığın da önemli kavramlarından biri...
Hem arılarımızın sağlıklı ve verimli olması
hem de sağlıklı ürünler üretebilmemiz için 
temizlik ilk koşul.
Bunu her arıcı biliyor; ama, konu o kadar önemli ki,
uygulamada yapılabilecek hataları azaltabilmek için ve
aynı sözcüklerin aynı anlamları, aynı kavramları ifade etmesini sağlayabilmek için
konunun arıcılar tarafından biraz daha irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu nedenle bir şeyler yazmaya çalıştım.

***

Arılığın çevresi temiz olmalı.

‘’Arılar her şeyin temizini bulup getirirler’’ diyemeyiz, dememeliyiz.

Yakın çevrelerinde
özellikle temiz su kaynaklarının bulunması çok önemli...
Ilık ve durgun suları tercih etmek gibi
kötü özellikleri olduğunu biliyoruz.

***

Kovanlar temiz olmalı.

''Arılar temiz hayvanlardır'' diyerek kovan içindeki tüm temizlik işlerini onlara yükleyemeyiz. 
Onların da kapasiteleri sınırlı…

Kovanlardaki, çerçevelerdeki kaba kirleticileri 
kısmen de olsa temizleyebiliyorlar, 
ama bakterileri kovan dışına atamıyorlar.

***

Öyleyse, kovanlarımız sade olmalı;
fazla kir/kirletici tutmamalı;
temizlenmesi kolay olmalı;
arılar kovan içindeki her noktaya kolayca ulaşabilmeli;
arılıklarımız ve arılıklarımızın çevresi temiz olmalı;
kullandığımız her tür malzeme 
temizden bir ileri aşamada temiz yani hijyenik olmalı;
kullandığımız malzeme gerekirse dezenfekte edilmeli;
kullandığımız temel petekler sterilize edilmiş olmalı.
Doğaldır ki, arıcı olarak bizim, arıcı giysilerimizin ve özellikle ellerimizin, eldivenlerimizin de temiz olması gerekir.

***

Arıcılar, pekçok bakteri için balın öldürücü etki gösterdiğini ezberlemişler...
Güzel bir olgu…
Fakat, ezberledikleri bu olguyu
ya bilgi düzeyine çıkarmaları
ya da ‘’bal mikrop barındırmaz’’ sözünü bir slogan gibi tekrarlamaktan vazgeçmeleri gerekir.

''Bal mikrop barındırmaz'' sözü, doğru değil.

Bir yaşını doldurmamış bebeklere bal yedirmeyi
uygun bulmuyoruz.
Uygun bulmuyoruz ve anababaları uyarıyoruz.

Bunun en büyük nedeni balda (elbette ki sağlıklı temizlik kurallarına uyulmadan üretilen balda) Clostridium botulinum isimli bakterinin bulunması mümkün olduğu içindir.

***
Günlük yaşamda temiz dediğimiz madde ve malzeme
arıcılıkta da temiz demektir...

Konuşurken temizlik denildiğinde anladığımız ile
arıcılıktaki temizlik kavramı örtüşüyor.

Temizliğin derinliğinde, yani yapılan temizlik derinleştirildiğinde, kavram kargaşası oluştuğunu gördüğüm için kendi anladığımı paylaşmak istiyorum.

***

1. Hijyen…

(Hijyen sözcüğü,  Hygieia sözcüğünden türetilmiştir.
Hygieia, Yunan ve Roma mitolojisinde Hygieia (γιεία) veya Hygeia (γεία) olarak geçmektedir ve tıp tanrısı Asklepios’un kızıdır. Sağlık ve temizlik tanrıçasıdır. Babasının iyileştirme temalı mitolojik görevini Hygieia koruma temalı olarak gerçekleştirmektedir. Hijyen sözcüğünün etimolojik kökeni de içerdiği anlam bakımından aynı zamanda tanrıçanın ismi ile özdeştir.) 

hijyen   ***    Fr. hygiène
isim
1. Sağlık bilgisi.
2. Sağlık koruma, hıfzıssıhha.
3. Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü.
Güncel Türkçe Sözlük (TDK)

hijyen  ***  İng. hygiene
Sağlık bilgisi.
BSTS / Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü

hijyen  ***  İng. hygiene
Sağlıklı bir yaşam için yapılan faaliyetlerin tümü, sağlık bilgisi, hıfzısıhha.
BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü 


hijyenik   ***    Fr. hygiénique
sıfat
1. Sağlıklı.
2. Temiz.
3. Sağlık kurallarına uygun.
Güncel Türkçe Sözlük (TDK)

hijyenik  ***  İng. hygienic
Sağlıklı olma durumu.
BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü 

Yukarıdaki açıklamalardan sonra şu tanımı yapıyorum:

Hijyen: Sağlıklı temizlik

Hijyenik: Sağlıklı temizlik kurallarına uygun
(hijyenik: hijyen kurallarına uygun)

***


2. Dezenfeksiyon…

dezenfeksiyon *** Fr. désinfection
isim, tıp  
Cansız yüzeylerdeki hastalık yapma özelliği olan bakteri, virüs, parazit gibi mikroorganizmaların kimyasal maddeler kullanılarak sayıca, türce azaltılması veya yok edilmesi işlemi
Güncel Türkçe Sözlük (TDK)


Dezenfekte:
sıfat
Dezenfeksiyon işlemi uygulanmış olan; mikroplarından arındırılmış olan

(‘Dezenfekte’ sözcüğünün apayrı bir sözcük olduğuna, ‘dezenfeksiyon’ sözcüğünün kısaltılmış biçimi olamayacağına dikkatinizi çekerim. Dezenfekte etme = Dezenfeksiyon)

Dezenfektan:
Dezenfeksiyon işleminde kullanılan (güneş ışınları, alev ve kimyasal maddeler)


***


3. Sterilizasyon…

sterilizasyon ***Fr. stérilisation
isim 
Arınıklık
Güncel Türkçe Sözlük (TDK)


steril (***) Fr. stérile
1. sıfat, tıp (***) Arınık
2. biyoloji  (***) Kısır
Güncel Türkçe Sözlük (TDK)


Sterilizasyon,
korumaya çalışılan ürüne bulaşmış
hastalık yapıcı olan ya da olmayan,
zararlı-zararsız
tüm mikroorganizmaların
tüm biçimlerinin
yok edilmesi işlemidir.


Steril,
sterilizasyon işlemine tabi tutularak (mikroorganizmalardan) arındırılmış…

(Sterilizasyon yerine sterilize etmek denilebilir.
Sterilizasyon, steril duruma getirmektir, fakat 
‘steril etmek’ denilirse uygun bir söyleyiş olmaz.
‘Temizlemek’ yerine ‘temiz etmek’ denildiğinde olacağı gibi
doğru anlaşılır, fakat kulak tırmalayıcı olur.)

***

Sterilizasyonun arıcılıktaki yeri
Amerikan Yavru Çürüklüğü (American Foulbrood)
ile ilgilidir.

Sterilizasyonun arıcılıktaki önemi ise
Amerikan Yavru Çürüklüğü hastalığının etmeni olan,
eski adıyla Bacillus larvae,
yeni adıyla Paenibacillus larvae ssp. larvae
ile mücadelede kendini gösterir...
Çünkü, bu bakterinin sporları ancak sterilizasyon yöntemleriyle öldürülebiliyor.

Sterilizasyon konusuna özel ilgi duyup araştırmadıysak steril nitelendirmesi yaparken hataya düşme ihtimalimiz büyüktür.
İçindeki klor nedeniyle dezenfektan olarak kullanılan çamaşır suyunun dezenfeksiyon gücünün sterilizasyona yakın olduğunu söyleyebiliriz. Zaten, kovanları tıbbi anlamda sterilize etmemiz gerekmez.

Kullanacağımız temel peteklerin
sterilizasyona tabi tutulmuş saf balmumundan üretilmiş olması
gerekli ve yeterlidir.
Gerekli sözünü kendi arılığında ürettiği balmumundan kendi temel peteğini üretmek hevesinde olan ya da üretmek zorunda kalan arıcılar için söyledim. Çünkü internette çok kötü örneklerini gördüm.

***

Kovanların ve arıcılıkta kullanılan diğer malzemenin
temiz tutulması, gerektikçe temizlenmesi ve dezenfeksiyonu

Birinci Aşama (Koruma)

Temiz kalmalarını sağlayıcı önlemler alınmalı...
Örneğin çerçeveler boş da olsa, petekli de olsa açıkta bırakılmamalı; koloni kontrolleri sırasında kısa bir zaman için bile olsa yere bırakılmamalı.



İkinci Aşama (Temizleme)

Kovan dışında kalan tüm malzeme 
sık sık temizlenmeli,
gerektikçe dezenfekte edilmeli.

Eller, eldivenler, arıcı eldemiri gibi kovanlardan kovanlara bulaşmayı kolaylaştıracak unsurların temizliğine, dezenfeksiyonuna özen gösterilmeli.
Örneğin eldemiri, kullanılmadığı zamanlarda sulandırılmış çamaşır suyu ya da sulandırılmış çamaşır sodası içinde tutulabilir.
Arıcı giysilerinin sık sık yıkanması sağlıklı temizlik yönünden yararlı olduğu gibi arıların sokması ile giysiye bulaşan alarm feromonunun uzaklaştırılması nedeniyle de yararlıdır... Henüz kovanı açmadan saldıran arılar, giysilerimize sinmiş olan bu alarm feromonu (alarm kokulu maddeleri) nedeniyle alarma geçmiş ve saldırmış olabilirler.

Kovanların ise sık sık temizlenmesi,
sık sık dezenfekte edilmesi gerekmiyor;
ilkbaharda, yılda bir kez, aşağıda dezenfeksiyona hazırlık yöntemi olarak açıklamaya çalıştığım gibi temizlenmesi genellikle yeterli oluyor.

***
Bu iki aşamadan sonra
dezenfeksiyon gerektiğinde, 
aşağıda açıklamaya çalışacağım iki yöntemi öneriyorum;
fakat öncelikle terimlerde anlaşmamız gerekiyor...
Çamaşır suyu denilince çamaşır sodası anlaşılmasın.
Ya da soda denilince lokantada içmek için istediğimiz sodadan sözettiğimiz sanılmasın.
Bitki isimlerinde olduğu gibi kimyasal maddelerde de önceden sözü geçmemiş olan bir maddenin adı ilk kez söylenirken tam olarak söylenmeli. 
Aksi halde anlaşmazlığa düşme ihtimali doğuyor.

Soda, yapısında CO3 (karbonat) olan maddelerin genel adı.

Birbirinden farklı üç soda:

•   Sodyumbikarbonat (Na H CO3): 
Kabartma tozu, karbonat ya da İngiliz Karbonatı olarak bilinen madde.

•   Sodyumkarbonat (Na2 CO3): 
Susuz soda (washing soda, soda ash, soda crystals). (İngilizce söylenişine dayanarak 'yıkama sodası' da deniliyor, fakat çamaşır yıkamada kullanılması pek doğru değil. Çünkü, çamaşırları yıpratabilir...)

•   Çamaşır sodası (Na2 CO3. 10-H2O), (Sodyumkarbonat-dekahidrat): 
Sodyum karbonatın su ile kristalize edilmiş hali. 



Bu da dördüncüsü… 

Kostik Soda (NaOH): 
Sudkostik , Sodyum Hidroksit 
( CO3 içermediği halde soda olarak adlandırılması 
eski üretim tekniklerinden ötürü olmalı )

Not:
''Kostik'' sözcüğü aslında bir niteleme sıfatı... 
''Hayvan ve bitki dokularını yakan, aşındıran'' anlamına geliyor...
Tek başına isim olarak kullanırsak yanlış anlamalara zemin hazırlamış oluruz. 
Çünkü, öncelikle Sudkostik (Sodyum Hidroksit = NaOH = Kostik Soda)  anlaşılsa da kostik diye tanınan/adlandırılan enazından bir madde daha var: 
Potaskostik (Potasyum Hidroksit = KOH).


Sodyumhipoklorit (NaClO): Çamaşır suyunun ana maddesi.

Çamaşır Suyu: %5 NaClO (sodyumhipoklorit) içeren sulu çözelti. 

Açığa çıkardığı klor nedeniyle dezenfektan olarak kullanılıyor. 
Üst düzeyde dezenfektan etkisi olduğunu yukarıda da belirtmiştim.

Sulandırılmış Çamaşır Suyu: 1:10 oranındaki çamaşır suyu. 
%0,5 sodyumhipoklorit içeriyor demektir ve bunu kovan dezenfeksiyonu için uygun yoğunluk (konsantrasyon) olarak kabul edebiliriz. 

***

Dezenfeksiyon Aşaması

* Önce mekanik temizlik
(kazıma, fırçalama, silme gibi).

* Sonra ısı uygulaması
(pürmüz).
(Gereken yerler olursa tekrar kazıma ve sert bir fırçayla fırçalama).

* Bol su ile yıkama.

Dezenfeksiyondan önceki bu işlemleri kolayımıza geldiği gibi ve ihtiyacımıza, malzemenin durumuna göre yaparız. 
Örneğin, pürmüz kullanırken dezenfeksiyonu değil dezenfeksiyona hazırlığı amaçladığımız için kovanlarımız ısı etkisiyle yanmaz...
Böylece kovan parçaları ve diğer malzeme temizlenmiş, dezenfeksiyona hazırlanmış olur.

* Artık, 
bir ölçek çamaşır suyuna
dokuz ölçek su 
katarak hazırladığımız 
sulandırılmış çamaşır suyu çözeltisiyle
silmek, 
bizim için yeterli olacaktır.
Silme için sünger, bez ya da fırça kullanılabilir.

Silmek yerine, sulandırdığımız çamaşır suyunu büyük bir bidona, varile koyar ve dezenfeksiyona hazırladığımız kovanı, kovan parçalarını
bidonun içinde yarım saat kadar bekletirsek
daha da kaliteli bir dezenfeksiyon yapmış oluruz.

Tahriş edici, aşındırıcı etkisi nedeniyle temizlik ve dezenfeksiyon sırasında lastik eldiven kullanmalı; buharını solumaktan kaçınmalıyız.

* Yıkamak istersek, yarım saat sonra, bol su ile yıkayabiliriz.

* Son işlem olarak da güneşte kurutursak hem güneşin antibakteriyel etkisinden yararlanır, hem kovana sinmiş kokuların uçmasını sağlamış oluruz.
''Islak ıslakken 
kovanlarımı güneş altına koyamam'' derseniz, gölgede kurusun biraz; 
daha sonra çıkarın güneşe.


Fotoğraf mı?
Görsel malzemenin önemini bilsem de bende yok. :) 
Sayın Ali Doğaner'in arşivinden yararlanacağım.
Çerçeveleri ve kovanları varillerde,
sodyumkarbonat (Çamaşır Sodası = Na2 CO3) çözeltisi içinde kaynatıyor.








Dezenfeksiyon amacıyla kullanılan 
sodyumkarbonat (Çamaşır Sodası = Na2 CO3) çözeltisinin yoğunluğu %2 - %6 arasında olabilir…  

Çözeltinin yoğunluğu %5 - 6% olursa,
çözelti kaynatılırsa ve
10 dakikadan fazla bir süre
sıcaklık 80 °C üzerinde kalacak biçimde
kaynatmaya devam edilirse
çok kaliteli bir dezenfeksiyon yapılmış olur.

Doğaldır ki, önceden bir temizlik yapılmış olması dezenfeksiyonun kalitesini yükseltir.


Kolaylıklar, Sağlıklı, Mutlu Arıcılık Yılları Dilerim.


7.12.2013

Arıları Kışa Hazırlama ve Kışlatma

 Ağustos Ayında Yayınlanmış Olması Gereken Bir Yazı:
Arıları Kışa Hazırlama ve Kışlatma

Arılığımız Çulpara/Göynücek/ Amasya’da; karasal iklimin baskın olduğu bir bölgede. Bölgenin iklimi yazın da kışın da Ankara, Eskişehir, Yozgat, Çankırı, Çorum iklimine, Kastamonu ve Giresun’un iç bölgelerindeki iklime benzer özellikler gösteriyor. Gezgin arıcılık yapmıyoruz.

***

Kış, arılar için sorun değil.
Kış, arılar için sorun kaynağı da değil...

Bir de şu açıdan bakalım:
Yazın ömrü iki aydan kısa olan arılar, kışın dört ay, sekiz ay yaşayabiliyorlar.

Yapacaklarımız onlara biraz yardımcı olabilmek olacaktır.

***

Bal hasadını bitirir bitirmez varroa mücadelesi yapıyoruz.
Bunu, yöremizdeki ve tüm yurdumuzdaki arıcılık için olmazsa olmaz (elzem) bir ilke olarak kabul ediyorum.

Aynı yöredeki arıcıların, aynı günlerde, aynı mücadele yöntemlerini kullanmaları, mücadeleye etkinlik katacaktır.
Buna yönelik düzenlemeler yapıldığını görmeyi umarım.

***

Arı kolonisini kışa hazırlama bağlamında yapılacak ikinci iş,
genç arı yetiştirmek…

Her koloniyi, yirmi-otuz gün boyunca, 1:1 oranında şurupla,
az az ve düzenli (periyodik) olarak
beslemek gerekiyor.
Düzenli beslemeyi sağlamak amacıyla, şurup verildiği gün kek de verilebilir.

Yavru üretimi sonunda arı nüfusu ve besin stok durumu kontrol edilmeli…
Gerekirse biraz da koyu şurup (2 şeker : 1 su) verilerek besin stokları tamamlanmalı.
(Stok tamamlama amacıyla kek verilmez. Kış boyunca zaten verilmez.)

Hasattan sonraki bu uygulamalar sayesinde
kolonideki genç arı sayısı ve oranı yükselir.

Bu genç arılar yıpranmadan, kışı kolayca geçirip
kış sonunda, ilkbahar başında
koloniyi yeniden canlandıracak olan arılardır.

***

Çerçevelerin yeri bilinçsizce değiştirilmediyse,
yine bu uygulamalar sayesinde besinler
arıların kolayca ulaşabilecekleri petek gözlerinde (hücrelerinde) stoklanmış olur.

Aslında stoklar kış için değil,
daha da önemli olarak kış sonu ve ilkbahar başı için gereklidir.
Çünkü arılar kışın, 
soğuklarla mücadele etmek için de olsa,
çok fazla bal tüketmezler.
Asıl tüketim yavru üretimi başladığında, kış sonunda başlar ve
ilkbahar boyunca gittikçe artan bir tüketim olur.

Kovanda bulunması gereken bal miktarı için 10 kg kritik düzey olarak kabul edilir…
Bence miktardan çok daha önemli olan şey, balın kovandaki yeridir.
Kış stoklarında besin miktarından çok besinin kalitesi ve kovandaki yeri önem kazanır…
Arılar gerektiği zaman kolayca besinlere (özellikle bala) ulaşabilmelidir.
Aksi halde, kış salkımından ayrılıp uzak çerçevelerdeki bala ulaşamaz,
açlıktan ölebilirler.

 ***

Besin stok ayarlamasını nasıl yapmalıyız;
kovanda ne kadar bal bırakmalıyız?

Yukarıdaki uygulamaları yaptıktan sonra bu tür sorulara gerek kalmaz;
çünkü böyle sorunlar oluşamaz.

Yapılması gereken, 
kovandaki fazlalık çerçeveleri 
(iki ya da üç aşamada) 
almaktan başka bir şey değildir.

Kovandaki fazlalık çerçeveler alınınca ne olur?

Arılar kış salkımını peteklerdeki balın hemen yanıbaşında oluşturur, 
gerektiğinde kolayca ulaşabilirler;

sıkışık bir salkım oluşturmak zorunda kaldıkları için 
kendilerini ve birbirlerini,
kovanın içini değil, kendilerini ve birbirlerini
kolayca ısıtırlar;
  
böylece bal tüketimi de azalmış olur;

kış biterken kolayca kuluçka oluşturabilirler;

havalar ısınır ısınmaz kuluçka bölgesini kontrol edemeyecekleri kadar genişletme olanağı bulamayacakları için havalar aniden soğuduğunda paniğe kapılmaz, kuluçka kalitesini düşürmez, adi yavru çürüklüğüne (chilled brood) yakalanmazlar;

kovanda fazlalık çerçeve olmadığı için göreceli olarak sıcak günlerde boş çerçevelerle ilgilenmek, onları korumak, kollamak, temizlemek, onarmak zorunda kalmazlar;

ısınma, ısıtma ve angaryalar için fazla çaba harcamayacakları için diri kalırlar;

yoğun ilgi gösteremedikleri peteklerin küflenmesi ve buna bağlı sorunlar görülmez.

*** 

Yapılması gereken iki uygulama kaldı...
Birincisi, hasattan sonra kovan girişlerini yaban arıları, fare, kirpi gibi arı zararlılarının koloniyi rahatsız etmelerine karşı daraltmak, fakat 
kovan havalandırma kapasitesini yüksek tutmak.








Bunlar bizim kovanlar.
Kış boyunca hiç dokunmayız.
Kışın tamamen karlar altında kalmış kovanları görmemiz de mümkündür.
Hava sıcaklıkları -15 °C olsa da bizdeki kar metrelerce olmuyor.


***

Kovan duvarları buz tutsa bile kış salkımının merkezindeki sıcaklık 25-35 °C iken
salkım kabuğunun sıcaklığı 8 °C olur.


Kendisi üşüyen arıcı, 
‘’kışın arıcıklarım soğuktan donacak’’ 
duygusuna kapılıyor...


Arılar soğukkanlı hayvanlardan oldukları için 
soğuklardan ve hava akımlarından 
insanlar gibi etkilenmez, insanlar gibi hasta olmazlar.
Vücutlarında dolaşan sıvının, ('hemolenf'in), her zaman aynı yüksek sıcaklıkta olması ve sabit kalması gerekmez.

 ***

Kovanın havalandırma kapasitesini yüksek tutmak hem arıların gereksinim duydukları temiz havayı sağlar
hem de kovanda oluşan nemli, kirli havayı dışarı atar.


Bunun için kovanlar alttan havalandırmalı olmalı…

Kovanlarımızdaki çiçektozu kapanlarının çekmecelerini kış gelmeden alıyor,
tabanda (yaklaşık 17 * 27 = 459 cm² büyüklüğünde) bir pencere açmış oluyoruz.


Kovanların üstü, özellikle ısı yalıtımı olmak üzere her bakımdan yalıtılmalı.
Biz yapmıyoruz ama, yapılırsa koloninin her konforu sağlanmış olur.
(Kovanların altında pencere var; 
üstlerindeki yalıtım zayıf… 
Yine de ölmüyorlar.)

***

Son uygulamamız ise kış ortasında, tüm varroalar arıların üzerinde iken
oksalik asit-dihidrat ile varroa mücadelesi.

***

Özetleyecek olursak:
Yeterli varroa mücadelesi, 
yeterli ve kolay ulaşılabilir besin,
genç arı oranının yüksek olması (anaarı da genç olursa fena olmaz), 
bol ve temiz hava.

***

Kolaylıklar Dilerim.


6.12.2013

Ruşet = Yarımkovan

 Ruşet...

Fransızca ''ruchette'' sözcüğünden kaynaklanıyor.
Fransızcadaki anlamı ''küçük kovan''.
 
Ruşet, küçük anlamına gelmiyor; yarım anlamına da gelmiyor...
Tek sözcük halindeyken, 
küçük de olsa, yarım da olsa 
bir kovanı ifade ediyor.






Yukarıda iki adet ruşet görünüyor.
Yükseklik ve uzunlukları normal kovanınkiyle aynı...
Normal kovanın uzunlamasına ikiye bölünmüş, yanlardan daraltılarak küçültülmüş biçimi.


Aşağıdaki ise Fransızcası ''ruche'' İngilizcesi ''hive'' olan ''kovan'' yani bildiğimiz kovan.



***



Sadece ''ruşet'' denmeyip bir de peşine ''kovan'' eklenince işler iyice karışıyor;
''kovan kovan'' gibi bir şey oluyor.
Anlamını tam olarak bilmediğimiz, kavram olarak içselleştiremediğimiz bir sözcüğü hatalı biçimde isimden sıfat yaparak kullanmış oluyoruz.


Bu sözcüğü yazılı olarak görenler yanlış anlayıp yanlış öğrenebiliyorlar. 
"O, onların dikkatsizliğinden, özensizliğinden kaynaklanıyor" diyebiliriz.
Konuşurken duyanların yanlış anlama olasılıkları ise çok daha yüksek...
''Puset kovan'', ''kuşet kovan'' diyenlere, giderek ''reşit kovan'', ''rüşvet kovan'' diyenlere bile rastlayabiliyoruz.


Bir arıcının "ruşet kovan" demesi, 
aynı şey değil ama, 
bir oto lastikcisinin tubeless (tübles, tüpsüz, iç lastiksiz) demek yerine "dubleks" demesini hatırlatıyor.

Bunu, sevip saydığım, arıcılık bilgi ve görgüsüne güvendiğim, bilgisinden görgüsünden yararlandığım birisi söyleyince neler hissettiğimi bilemezsiniz.  :(

***

 Ruşet = Yarımkovan

Yarımkovan:
Değişik sayıdaki standart çerçeveye uygun olarak yapılabilse de
genellikle beş (5) çerçeve için yapılıp kullanılan kovan.