24.07.2009

Balda, Balmumunda Kalıntı Hakkında Birkaç Söz

Evvela talimatlara ve yönetmeliklere bakalım !

http://www.kkgm.gov.tr/talimat/gidalarda_ilac_kalinti_uyarilari.html
15-BAL için ilaç kalıntı arınma süresi “GÜN” olarak ifade edilmelidir.

Örnekler :
Gıdalarda (balda) ilaç kalıntı uyarıları
ilaç kalıntı arınma süresi ( i.k.a.s.) :
“tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra 30 gün boyunca elde edilen bal insan tüketimine sunulmamalıdır ”
“ arıların bal üretimine başlamasına en az 32 gün kala ve bal üretimi boyunca kullanılamaz.”
“İlaç uygulanan kovanlardan elde edilen ballar insan tüketimine sunulmamalıdır.”
“ arıların bal üretmeye (tutmaya) başlamasından itibaren bal hasadına kadar kullanılamaz”
“ insan tüketimine sunulacak olan polen/arı sütü/propolis/vs toplama/üretme döneminde kovanlara/arılara uygulanamaz ”
“Bal akımı (bal tutumu) süresince ve bal akımının başlamasına asgari 3 gün kala uygulanmamalıdır.” (ilaç kalıntı arınma süresi bal için 3 gündür).



http://www.kkgm.gov.tr/talimat/gidalarda_ilac_kalinti_uyarilari.html
21-Zaman içinde elde edilen ilmi bilgiler sonucunda bu ilaç kalıntı arınma süreleri ve diğer tedbirlerde değişiklikler yapılır.


http://www.kkgm.gov.tr/yonetmelik/vet_ilac.html
Ruhsatın süresi
Madde 34 – Veteriner müstahzar ruhsatının geçerlilik süresi belli bir ürün ya da ürün grubu için Bakanlıkça özel bir şart konulmadıkça veya karar alınmadıkça 5 yıldır.

Ruhsat sahibi müstahzarın değerlendirilmesine imkan sağlamak üzere, ruhsat geçerlilik süresinin bitimine en geç 3 ay kaldığında ruhsat süresi uzatım talebinde bulunmalıdır. Uzatma talebi olduğunda, gerekli değerlendirmeden sonra ruhsatın geçerlilik süresi 5 yıl için uzatılabilir ve aksine bir hüküm olmadıkça bu uygulama sürdürülür. Fakat, ruhsatın uzatılabilmesi için son geçerlilik tarihinden itibaren 2 yıl içinde dahi ruhsat süresi uzatım talebi olmaması halinde ruhsat iptal edilir. Piyasadaki ve depodaki müstahzarlar için Bakanlık emirleri doğrultusunda hareket edilir. Ancak, formülündeki maddelerin ve/veya kalıntılarının insan ve hayvan sağlığı için risk oluşturduğu durumlarda olabileceği gibi 5 yıldan daha az bir geçerlilik süresi tespit edilmiş veya özel bir şart konmuş ise 5 yıllık süre tahdidi uygulanmaz. Bakanlık ruhsat süresinin uzatılması için ruhsat sahibinin yazılı talebine ilaveten ek bilgi ve belgeler talep edebilir.Ruhsatın iptal edilmiş olması ; piyasaya arz edilmiş olan müstahzarların son kullanım tarihine kadar ruhsat sahibinin sorumluluğunu kaldırmaz ve azaltmaz.


http://www.kkgm.gov.tr/yonetmelik/vet_ilac.html
Veteriner ilaç kalıntı uyarısı
Madde 43 – İnsan gıdası elde edilebilecek olan hayvanlarda kullanılmasına izin verilen farmakotoksikolojik etkin maddeleri içeren müstahzarlar, etiket ve/veya prospektüslerinde bu etkili maddelerin kalıntılarının kabul edilen azami seviyelere inmesi için gereken süre ve şartları içeren bir uyarıyı taşımadan kullanıma arz edilemezler. Gereken süre sıfır gün dahi olsa sözkonusu hüküm uygulanır. Kalıntıyla ilgili uyarılar ve süreler Bakanlıkça belirlenir.
Kalıntı problemine sebep olmayan maddeler için bu hüküm uygulanmaz.




Bilim ve teknoloji hergün, heran gelişiyor. Bilimsel bakış açıları ve bilimsel anlayışlar da değişiyor. Giderek, eskiden doğru denilen bazı bilgilerin kısmen veya tamamen yanlış olduğu gibi sonuçlara da varılabiliyor.

O gün için belki çaresizlikten, belki de bilimsel verilerin eksikliğinden doğru olarak kabul ettiğimiz bazı bilgiler(!) bugün için doğru olmayabiliyor.

DDT adını duymamış olmak için çok genç olmak yetmez; ayrıca kentsel, evsel, kırsal veya tarımsal haşerelerle hiç uğraşmamış olmak da gerekir. Tüm dünyada, uzun yıllar boyunca, o kadar yaygın ve yoğun olarak kullanıldı ki; bugün nerdeyse tüm haşere ilaçlarının ortak adı gibi kullanıldığına bile tanık oluyoruz.

Bugünkü bilgilerimizle 2. Dünya Savaşı komutanlarına, "bu ilacı kullanmayın, hem bozulmadan on beş yıl kalıyor, hem toprakları suları kirletiyor, hem en küçük canlıdan en büyüğüne, en sonunda da insana doğru birike birike birikiyor, gerçek zehirli etkisini de insanda gösteriyor" deseydik, bize ne derdi? Sanırım, "Ordularımızı düşman orduları yenemiyor, paraziter hastalıklar öldürsün, öyle mi?" derdi.
(Hayret ! Bügün bile DDT 'nin tamamen yasaklanmadığı ülkeler varmış.)

Naftalin de bu konudaki ikinci örneğimiz olsun:
Bir zamanlar arılı kovanda varroa mücadelesi için ve daha yaygın olarak da kovandan alınmış mumlu çerçeveleri, mum güvesine karşı korumak için kullanılmıştı.

Bunlar uç örnekler, tamam; ama, yaşanmış ve belki de yaşanmakta olan örnekler.

İlaçlara saygılı davranalım; sevmemiz gerekmez.

11.07.2009

Bildirilmesi Zorunlu Hastalıklar

İnsan hastalıkları, hayvan hastalıkları ve bitki hastalıkları için ayrı ayrı listeler oluşturulmuş.
Bu listelerde, (Varroasis çıkartıldığındanberi) arıcılığı ilgilendiren bir tek hastalık var:
Amerikan Yavru Çürüklüğü.
Sadece bir hastalık. Fakat, nasıl bir hastalık.
Umarım görmemişsinizdir. Umarım bundan sonra da görmezsiniz.

Lütfen, http://www.beyazkovan.com/ ( Arıcılık Bilgi Paylaşma Sitesi) ilgili bölümlerini
(1\ Anasayfa - Arı Hastalıkları - Amerikan Yavru Çürüklüğü;
2\ Forum-Arı Hastalıkları-Arılarda Amerikan Yavru Çürüklüğü ;
3\ Forum-Genel Arıcılık(sayfa18)-amerikan yavru çürüklüğü)
tekrar tekrar okuyun.




Hastalığın fotoğrafları için de bir arama motorunun
görsel (images)kısmından "American Foulbrood"
yazıp aratabilirsiniz.









Photo by Virginia Williams. http://www.ars.usda.gov/is/graphics/photos/jul07/d827-1.htm?pf=1

Bu hastalığı yapan etmen ölmek bilmiyor.
Arılar kendi ölülerini bile kaldıramıyor,
peteklerini temizleyemiyor.
Toplumu korumak isteyen devlet de diyor ki:
"Bu hastalığı görürsen bana bildirmek zorundasın".

Ben buraya kadarını biliyorum.
Hastalığı bildirirsek ne olur, bildirmezsek ne olur,
tedaviye çalışırsak (İngiltere'de tedaviye çalışmak da yasakmış),
hele bir de tedavide başarılı olamazsak ne olur bilmiyorum.

Amerikan Yavru Çürüklüğü'ne karşı önlemimizi baştan alalım.
Bu hastalığı, Avrupa Yavru Çürüklüğü, Üşümüş Yavru Hastalığı (Chilled Brood) ve diğer yavru hastalıklarıyla karıştırmayalım.
Herhangi bir hastalık, başka bir hastalığın sebebi olabilir. Bu nedenle tüm hastalıklara karşı tetikte olalım.

uzmanveteriner (Mitat KURT, Uzman Veteriner Hekim) diyor ki:
"Önemli olan hastalık ortaya çıkmadan önlem alabilmektir. Yoksa hastalığın klinik olarak görülmemesi o kovanda mikrobun olmadığını göstermez. Önemli olan hastalık çıkmadan mücadele edebilmektedir. Bu nedenle kovanlar sürekli güçlü tutulmalı, nektar ve polen kaynakları takip edilmeli, antibiyotik kullanımı konusunda devletin koyduğu yasağa uyulmalı, Hastalık çıkması halinde hastalığı gizlemeden laboratuarlara örnekler gönderek gerekli karantina tedbirleri alınmalı, hastalıklı kolonilere sahip olmadan daha çok hastalığı saklamanın ayıp olduğu bilinmelidir."

Türkçemize iyice yerleşmiş, hijyen ve hijyenik diye iki kelime var.
Hıfzıssıhha kelimesini unuttuysak,
sağlık ve sağlıklı kavramlarını öğrenemediysek,
bari hijyeni iyi belleyelim.

Tüm arıcılarımıza ve arılarımıza
sağlıklı ortamlar, güçlü koloniler,
sağlık ve mutluluklar dilerim.

4.07.2009

Doğal Olarak Doğal

Doğal, bitkisel, hatta organik.

Sanayi bölgelerinden uzak, tertemiz dereciklerin kenarında, kimyasal gübre, ilaç görmemiş ısırgan otunun yaprakları doğal değil mi, organik değil mi, bitkisel değil mi? Öyleyse çorbasını yapıp içelim; ama, yaprakları melisa yapraklarını andırıyor diye elimize alıp ovalamayalım. Yüksükotu yapraklarını da, çiçeklerinin güzelliğine kapılıp hem doğal, hem organik hem de bitkisel diye çorbasını yapıp içmeye kalkmayalım.



Kelimeler anlamlarıyla yaşayıp giderken nasıl oluyorsa bazen, yeni yeni anlamlar da yüklenebiliyorlar. Doğal demek iyi demekse kene mi iyi, varroa mı? Bitkisel demek şifalı demekse ısrgan mı şifalı, yüksükotu mu? Organik demek sağlıklı demekse işkembe çorbası mı sağlıklı, kokoreç mi? Ya da organik olduğu halde neden çarık giymeyi tamamen bıraktık?


Bence, o anda, o kişiye, o topluma, insanlığa gerekli, temiz, sağlıklı, uygun, olanla olmayan vardır.


Yine de organik arılarımızı organik varroadan korumak için organik asitlerden formik asit yada oksalik asit kullanalım. Bugünkü bilgilerimize göre "uygun" görünüyorlar…

Tabii ki formik asit diye aldığımız “formik asit”, oksalik asit diye aldığımız da “oksalik asit” olmalı; tabii ki hasattan sonra kullanalım, usulüne uygun olarak ve sentetik eldiven giymeyi de ihmal etmeden...
Kalıntısız, sağlıklı ürünler dilerim tüm arıcılara...