12.06.2010

Balkona Gelen Oğul

Hızırpaşa Mahallesi'ndeki bazı işçi arılar Mayıs ortalarında “burası güzelmiş, gelebiliriz” demişlerdi. Önce 4 Haziran günü “bugün geliyoruz” deyip gittiler.



. Kovanı Beğenmeyen Arılar

Sonra, yani bugün, 11 Haziran sabahı gelip balkondaki eski petekli ve sonradan ilave edilen temel petekli çerçevelerin bulunduğu “melisa kokulu” iki kovandan birine girmişler; çerçevesiz tarafta salkım oluşturmuşlar (belki de koku uzaktan hoşlarına gitti, kovana yerleşmeye kalktıklarında yoğun geldi). Örtü bezini kaldırınca salkım, kovanın tabanına düştü. (saat: 17:20)


. Huzursuz Ettiğim Arıların Dışarı Uğradığının Resmidir

Polenli eski peteklere 3:2 'lik şurup serpiştirdim, çerçeveleri salkım oluşturdukları tarafa yaklaştırdım. Kalan şurubu da su bardağıyla kovan tabanına bıraktım.


. Oğulun Girdiği Kovan Ve Binanın Kabaca Krokisi

Bir saat sonra oğulun kovanı tamamen benimsediğini gözlemledim. Artık kovanı terketmezler; çünkü, hafiften de olsa yağmur çiselemeye başladı. Akşam da olmak üzere. Burayı bir gece kullandıktan sonra da terkedecek değiller ya! Üstelik kovanda polenli petekler var, temel petekli çerçeveler var, 300ml kadar da şurup verdik...


. Kovan Önündeki Arıların Sakinliği...(Saat: 18:30)

Koloni yaşamının Hiçbir dönemi varroa mücadelesi için bugünden daha uygun olamaz: Kolonide ilaçlardan zarar görmesi muhtemel olan yumurta, larva, pupa yok; varronın girmeye hazırlandığı kapanmak üzere olan ya da girip üremeye başladığı kapalı yavru gözü yok; tüm varroalar arıların üstünde ve bizim uygulayacağımız ilaçların etkisine açık..
Yeter ki varroaların (yani bu koloni bireyleri üzerindeki varroaların) önceden direnç kazanmış olmadıkları uygun ilacı, uygun miktarda, uygun biçimde kullanalım.

Tüm arıcılarımıza zevkli ve verimli bir arıcılık dilerim.

Hiç yorum yok: