Arıcılık öyle bir şey ki, beş sayfalık bir yazıyı okuyup tümünü anladığınızı düşünebilirsiniz, fakat gerçekten
ilgiliyseniz on cilt kitap bile yetmez...
Beş cilt kitap okurken aynı
anda azçok bilen kişilerle birlikte arcılık yapmayı da sürdürsem (teori-pratik
birlikteliği) nasıl olur?
Elbette ki öğrenmenin çok iyi yollarından birini uygulamış olursunuz… Bu sırada
sizin arıcılığa karşı tavrınız hobi olarak kalırsa, hafta sonlarını hoşça
geçireceğiniz bir ilgi alanı olarak kalırsa başka olur; bir meslek olarak
seçerseniz başka ve bir tutku haline gelirse bambaşka olur.
Arıcılık bir meslektir. Siz de arıcılığı bir meslek olarak
algılayabilirsiniz, giderek arıcılığın sadece bir dalı olan arısütü üretimini
de bir meslek olarak algılayabilirsiniz.
***
Şimdi, görmezden gelindiğinde
büyük olumsuzluklar doğuran, her arıcının adını duyduğu, tanıdığını sandığı, her arıcının kendince
mücadele ettiği varroa denilen arı parazitine kısaca bir gözatalım.
Benzetmelerde hata aramamak
gerekir diyerek bir benzetme yaparsak varroa, sığırlardaki, köpeklerdeki kenenin
arılara uyarlanmış şekli gibi bir parazit... Doğal olarak keneye göre çok
küçük. Kene/köpek, kene/sığır, varroa/arı orantısına göre düşünürsek, ki öyle düşünmemiz
gerekir, varroanın çok çok büyük olduğu görülür.
Arıya verdiği rahatsızlığı anlatmak adına güzel bir boyutlandırma… Düşünsenize sırtınızda bu büyüklükte parazitlerle yaşamı sürdürmek zorluğunu… (Foto ve altındaki anlatım için bkz: http://www.halilbilen.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=55&Itemid=62)
Varroanın arıya zarar verme
biçimi, kenenin sığırlara zarar verme biçimini andırıyor, ama aynı değil. ''Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi'' hastalığını yapan keneler, diğer kenelere göre biraz daha
fazla benzerlik gösteriyorlar.
Bu durumu şöyle
açıklayabiliriz:
Varroa, (önceden döllenmiş
dişi varroa) petekteki arı kurtçuğunun (larvanın) bulunduğu göz kapanırken bu
göze girer.
Bu petek gözündeki arı kurtçuğu pupa olmaya çabalarken varroa da yaşamındaki en önemli etkinliği sürdürür; beslenir, erkek ve dişi olarak gelişecek olan yumurtalarını bırakır...
Yavru varroalar da arı yavrusuyla beslenir, gelişir, döllenir…
Bu petek gözündeki arı kurtçuğu pupa olmaya çabalarken varroa da yaşamındaki en önemli etkinliği sürdürür; beslenir, erkek ve dişi olarak gelişecek olan yumurtalarını bırakır...
Yavru varroalar da arı yavrusuyla beslenir, gelişir, döllenir…
Arı Kurçuğunda Varroalar
Arı Pupasında Varroalar
Varroalar kurtçuk, pupa ve
ergin dönemdeki arıların kanını emerek beslendikleri sırada kan emmekle kalmaz,
arılara çeşit çeşit virüsleri de bulaştırırlar.
Bu durumda arılar (ve arıcı) kan
kaybına mı yansın, virüslerden kaynaklanan hastalıklara mı?
Arılar gibi düşünürsek,
virüslerden kaynaklanan hastalıklara… Çünkü bu virüs kaynaklı hastalıklar, tek
tek arıları süründürmekle, öldürmekle kalmıyor tüm koloniyi söndürebiliyor.
''Kırk katır mı, kırk satır mı'' türünden
bir sorunun yanıtı ancak bu kadar mantıklı olabilir.
Arılara varroa yoluyla bulaşan
virüsler arasından şimdilik yirmi virus saptanmış, bunlardan ilk altısı nam
salmış:
Deformed wing virus (DWV) Kanatları bozan virüs (deforme kanat virüsü))
Black queen cell virus
(BQCV), Kara anamemesi virüsü
Sacbrood virus (SBV), Tulumsu yavru virüsü
Kashmir bee virus (KBV),
Kashmir arı virüsü
Acute bee paralysis virus
(ABPV), Akut (keskin, ivegen) arı felci
virüsü
Chronic bee paralysis virus
(CBPV) Kronik (süregen) arı felci virüsü
Israeli Acute Paralysis
virus (IAPV) İsrail akut arı felci
virüsü
Not:
Organik sözcüğü için bir kez
olsun herhangi bir sözlüğe bile bakmadıkları halde yediklerine, içtiklerine, kullandıklarına ve özellikle sattıklarına ''doğal'', ''bitkisel'', ''organik'' diyebilmek için fırsat kollayanları
kınıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder